Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Yıldız Sarayı’nın sıradan bir eser, sıradan bir yapı olmadığının altını çizerek, "200 yıllık tarihi ile Yıldız Sarayı Osmanlı’nın en sancılı yıllarına bizzat şahitlik etmiştir" ifadelerini kullandı.
Osmanlı Devleti’nde hizmet alınan son saray olan Yıldız Sarayı yaklaşık 100 yıl sonra kapılarını müze olarak yeniden açtı. Milli Saraylar Başkanlığı tarafından 6 yıl süren restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından Yıldız Sarayı’nın açılışı için bir tören düzenlendi. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün şairin ifadesiyle bir semtini sevmenin bile bir ömre bedel olduğu güzel İstanbul’umuzun en güzel tarihi eserlerinden birinin açılışını yapmak üzere bir aradayız. Milli Saraylar Başkanlığımızca yürütülen 6 yıllık titiz bir restorasyon ve tefriş çalışmalarının neticesinde ecdat yadigarı Yıldız Sarayı’nı ihya ettik. Şehrimizin simgelerinden olan Yıldız Sarayı, bugünden itibaren kapılarını halkımıza ve dünyanın dört bir yanından gelecek ziyaretçilerine açıyor. Bugün yaşadığımız mutlulukta pek çok hocamızın ve uzmanımızın alın teri, yürek teri vardır. Şayet onların emeği, birikimi ve fedakarane gayretleri olmasaydı, bu güzel eser tekrar eski görkemine kavuşturulamazdı. Sözlerimin hemen başında bu kardeşlerime teşekkürü bir borç biliyorum. Yıldız Sarayı’nın yeniden ihyasıyla birlikte İstanbul’umuzun tarihi kültürel ve turistik cazibesinin daha da artacağına inanıyorum" dedi.
"Yıldız Sarayı Osmanlı’nın en sancılı yıllarına bizzat şahitlik etmiştir"
Yıldız Sarayı’nın sıradan bir yapı olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burası asla sıradan bir eser, sıradan bir yapı değildir. 200 yıllık tarihi ile Yıldız Sarayı Osmanlı’nın en sancılı yıllarına bizzat şahitlik etmiştir. Biliyorsunuz Yıldız Sarayı Sultan 2. Abdülhamid ile özdeş hale gelmiştir. Ancak sarayın geçmişi Sultan 3. Selim’in Mihrişah Valide Sultan için 1805’de yaptırdığı kasra kadar gitmektedir. Bu kasırdan günümüze sadece iç bahçedeki çeşme kalmıştır. 2. Mahmud burayı yeni ordunun askerlerinin talimlerini izlemek için kullanmıştır. Yıldız Sarayı’na asıl hüviyetini kazandıran ise Abdülhamid Han olmuştur. Sultan Abdülhamid’in tahta geçtikten kısa süre sonra mahiyetini ve haremini Dolmabahçe Sarayı’ndan Yıldız’a nakletmesiyle birlikte artık burası kasır değil, Yıldız Sarayı olarak anılmaya başlanmıştır. Üstat Necip Fazıl’ın 36 Türk hükümdarı arasında belki en büyüğü olarak tarif ettiği Sultan 2. Abdülhamit 33 yıl boyunca 1909 darbesine kadar devleti buradan yönetti. Osmanlı’nın en muhataralı 33 yılına tanıklık eden Yıldız Sarayı Devlet-i Aliyye’ye yönelen yıkma girişimleri karşısında direnişin de sembolü oldu. Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe’den sonra payitahtın idari merkezi olarak kullanılan İstanbul’daki üçüncü merkez burasıdır” diye konuştu.
Yıldız Sarayı’nın Milli Mücadele tarihinde de özel bir yeri bulunduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Bandırma vapuruyla yola çıkmadan bir gün önce Yıldız Sarayı’na gelerek ve Sultan Vahdettin’le görüştüğünü anlattı.
"Savarona’nın restore ettirdik, restorasyon kısa bir süre sonra bitiyor"
Kimi ülkelerin 100-150 yıllık tarihi varlıklarına büyük özen gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz hazine değerindeki eserlerinin kıymetini çok iyi bilemeyen bir milletiz. Kimi ülkeler 100-150 yıllık tarihi varlıklarına büyük özen gösterirken, geçmişi çok daha eski, nice kültür varlığımıza sahip çıkamadık. Özellikle tarihimizin bir dönemine damgasını vuran reddi miras anlayışı bizlere gerçekten çok ağır bedeller ödetti. Bu zihniyetin gadrine uğrayan sembollerden biri Yıldız Sarayı oldu. Gerilik numunesi görülen ecdat yadigarı pek çok kültür varlığımız gibi burası da yıllarca ihmal edildi. Örselendi, hoyratça kullanıldı. Saray Külliyesi’ni oluşturan binaların çoğu adeta talan edildi. Bunlarla birlikte yakın tarihe ışık tutacak olan birçok eser, obje, eşya da maalesef ya yakılmış ya kırılıp dökülmüş ya da haraç mezat satılmıştır. 1920’li yılların sonunda Merasim Köşkü’nün bir süre kumarhane olarak işletilmesi, Saray’ın maruz kaldığı hoyratlığın örneklerinden biridir. Zamanın belediye yetkililerince sırf turistlerin ilgisine mazhar olabilmek adına Yıldız gazinoları projesi hayata geçirilmiştir. İtalyan bir şirket tarafından işletilen kumarhane, bir yıl sonra kapatılmıştır. Bakınız, sadece Yıldız Sarayı değil, milletimizin tarihinde ve hafızasında iz bırakan birçok obje de bu kadir bilmezlikten payını aldı. Gazi Mustafa Kemal’in ömrünün son aylarını geçirdiği Savarona yatının hangi skandallarla gündeme geldiğini hepimiz hatırlıyoruz. Gazetelere de yansıyan ahlaksızlık hadisesinden sonra süratle harekete geçtik ve Savarona yatını devraldık. Titiz bir çalışmayla Savarona’yı restore ettirdik ve kısa bir süre sonra restorasyonu bitiyor. Ardından olması gerektiği şekilde misafir devlet ve hükümet başkanlarını ağırlamak için kullanmaya başlıyoruz. Bunu bile eleştirenler, akla hayale gelmedik iddialarda bulunanlar çıktı. Oysa lafa gelince Atatürk konusunda mangalda kül bırakmayanların çürümeye terk ettiği Savarona yatına sahip çıkan yine biz olduk. Aynı durum, pek çok tarihi eser, yapı ve obje için de geçerlidir. Birileri Cumhuriyet’in arkasına saklanıp Osmanlı düşmanlığı yaparken biz hiçbir zaman ayrım gözetmeden tarihimizin tüm dönemlerini kucakladık” dedi.
"2002’den bu yana yaklaşık 6 bin vakıf kültür varlığının restorasyonunu veya onarımını gerçekleştirdik"
Tarihe vefa, geçmişe saygı anlayışıyla Türkiye’deki ve yurt dışındaki ecdat yadigarı eserleri yeniden ayağa kaldırdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla 2002’den bu yana yaklaşık 6 bin vakıf kültür varlığının restorasyonunu veya onarımını gerçekleştirdik. TİKA aracılığıyla gönül coğrafyamızın dört bir ucunda 120’nin üzerinde restorasyon çalışması yaptık. Milli Saraylar Başkanlığımız öncülüğünde de birçok başarılı proje yürüttük. Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nden Ankara Palas Müzesi’ne, Topkapı Sarayı’nda uzun yıllar kapalı kalmış, hazine koleksiyonu, kaftanlar koleksiyonu, hat eserleri koleksiyonu ve Mecidiye Köşkü ile Mukaddes Emanetler Dairesi’ne varıncaya kadar birçok eseri ihya ettik. Mazinin, aklının, ruhunun, estetik zevkinin nakşolduğu her bir değerimiz, milletimizin ezelden ebede uzanan yolculuğunun kilometre taşlarıdır. Restore ettiğimiz camileri, köprüleri, çeşmeleri, hanları, türbeleri, medeniyetimizin konuşan, yaşayan canlı hafızaları olarak görüyoruz. Bütün bu yenileme çalışmalarını, köklerimizle bağlarımızı güçlendirme çerçevesinde değerlendiriyor, bu yüzden çok önemsiyoruz. Yıldız Sarayı’nı yeniden ayağa kaldırmak suretiyle de bunu yaptık. Hafıza mekanlarımızdan bir tanesini daha halkımızın istifadesine sunduk. Saray’ın sadece taşlarını, duvarlarını, kaldırımlarını, mobilyalarını aslına rücu ettirmedik. Burayı aynı zamanda asli kimliğine uygun olan olarak kullandık. Cumhurbaşkanlığımız döneminde onlarca görüşmeyi, kabulü, zirveyi burada düzenledik. Birçok çalışmamızı burada yaparak aslında bu tarihi mekanı tekrar hayata döndürdük. Yaklaşık 6 yıllık çalışmalarımız neticesinde Yıldız Sarayı milletimizin her bir ferdinin gururla gezebileceği, gençlerimizin tarihimizin çok önemli bir bölümünü bizzat teneffüs edebileceği muhteşem bir müze olarak hizmet vermeye hazır hale geldi” diye konuştu.
"Önümüzdeki ayın sonuna kadar ücretsiz ziyaret edilecek"
Edirne Sarayı’yla ilgili restorasyon çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah orayı da tamamlayıp ülkemize kazandıracağız. Bundan sonra da ecdadın emanetlerine sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı hedeflerine adım adım ilerlerken ecdadın mirasını koruyacak, ayaklarımızı binlerce yıllık medeniyet temellerimize sağlam basacak ve 21. yüzyılı Allah’ın izniyle Türkiye’nin yüzyılı yapacağız. Ecdadımızın bize mirası olan bu güzel eseri, bugünden itibaren milletimize ve özellikle de sevgili gençlerimize emanet ediyoruz. Bugünden itibaren halkımıza açtığımız bu mekanı, önümüzdeki ayın sonuna kadar, bu ay dahil, önümüzdeki ayın da sonuna kadar ücretsiz olarak ziyarete açmış olacağız. Hayırlı olsun" ifadelerini kullandı.
Kültür Bakanı Ersoy: "Yıldız Sarayı, Sultan 2. Abdülhamid Han ile özleşmiş bir yapı"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Milli Saraylar Başkanlığı uzun bir süreçte titizlikle yürüttüğü restorasyon, konservasyon ve peyzaj çalışmalarıyla müzecilik tarihimiz açısından son derece değerli bir eseri milletimize kazandırmış bulunuyor. Yıldız Sarayı tarihinin en kapsamlısı olan bu ihya çalışmaları neticesinde büyük ve küçük Mabeyn köşkleri, çift kasrı ve harem dairesi başta olmak üzere birçok yapı tarihinde ilk kez ziyaretçiyle buluşmuş olacak. Elbette Yıldız Sarayı, Sultan 2. Abdülhamid Han ile özleşmiş bir yapı. Burası çevresi ateşten bir çembere alınmış, cihan devletini sayısız icraat, eser ve hizmetle muazzam bir siyasi ve politik zekayla sabır, sebat, hidayet timsali bir liderlikle ayakta tutmuş olan Sultan 2. Abdülhamid Han’ın devleti ve milleti için verdiği otuz üç yıllık mücadelenin de merkezi oldu. Bu büyük sultanı çok iyi tanımak, çok iyi anlamak gerekiyor. Hem geçmişimize sahip çıkma bilinciyle, hem de çok büyük bir vefa borcunu ödemenin gayretiyle bunu yapmalıyız. Yıldız Sarayı olarak bildiğimiz bu muazzam komplekse bakmakla bile Abdülhamid Han hakkında birçok şeyi öğreniyoruz. Onu zamanında burada küçük Mabeyn, kızlar ağası ve Şale Köşkü, Yıldız Cami Tiyatro, marangozhane, eczane, tamirhane, kıraathane, çini atölyesi, kütüphane gibi birçok yapı inşa edilmiştir. Sultanın gönül ve fikir dünyası hayat anlayışı adeta yapılara bürünüp yükselmiş gibi. Tabii burayla sınırlı da kalamayız. Onu anlamak için sarayın dışına uzanmak, icraatlarını dönemin şartlarıyla değerlendirmek çok önemlidir” ifade etti.